

Kalp hastalığına yakalanma riskinin azaltılması, bazı hayat tarzı değişiklikleri ile mümkündür. Yaş, cinsiyet gibi değiştirilemeyen risk faktörleri olsa da, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam gibi değiştirilebilecek bir takım faktörler mevcuttur. Bu faktörlerin düzeltilmesi kalp krizi geçirme riskini azaltabilir. İşte onlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır:
Sigara içenlerde veya sigara dumanına maruz kalanlarda kalp krizi geçirme riski en az 2 kat artmıştır.
Sigara ile alınan zehirli maddelerin de etkisiyle atardamarların iç yüzeyi zedelenir ve damarı daraltan plakların oluşumu kolaylaşır. Bu sebeple, kalp krizi riskini azaltmak için sigara bırakılmalı, sigara dumanı olan ortamlarda bulunulmamalıdır.
Kolesterol seviyesi yükseldikçe kalp krizi riski de artmaktadır. Total kolesterol seviyeniz en fazla 200 mg/dL, kötü kolesterol LDL düzeyiniz ise en fazla 130 mg/dL olmalıdır.
Bu seviyelerin üzerindeki değerler kalp krizi riskini artırdığından kolesterolü düşürecek önlemler alınmalıdır. Doktorunuzun ve diyetisyeninizin tavsiyesiyle yapılacak bir diyet kolesterolde istenen seviyelere düşmenize yardımcı olacaktır. Düzenli yapılan egzersizler de kötü kolesterolün düşmesini, iyi kolesterolün yükselmesini sağlayacaktır.
Kalp hastalıklarında en önemli risk faktörlerinden biri de hipertansiyon olarak bilinen kan basıncı yüksekliğidir. Diyet, egzersiz, kilo kontrolu ve gerekirse ilaçların yardımıyla kan basıncı kontrol altında tutularak kalp krizi riski azaltılabilir.
Yüksek tansiyonu olup bunu ilaçla kontrol altında tutanların aklından çıkarmaması gereken en önemli şey; doktorun tarif ettiği dozda ve sıklıkta tansiyon ilacını devamlı kullanmaktır. İlaçların yardımıyla düşen tansiyon, ilaç kullanılmazsa tekrar yükselir.
Kan şekerinin kontrol edilememesi ve devamlı yüksek seyretmesi kalp krizi geçirme riskini artıran bir faktördür. Bu sebeple, şeker hastalığı olanlar doktorunun önerdiği şekilde ilaçlarını kullanmalı ve diyetlerine dikkat etmelidir. Kan şekerinin kontrol altında tutulması, damar içinde yüksek kan şekerine bağlı değişikliklerin olmasını engeller.
Son yıllarda hareketsizlik en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Teknolojinin gelişmesiyle bir yerden bir yere gitmek kolaylaşmış, iş yerlerinde fiziksel aktivite gerektiren çoğu iş, makineler tarafından yapılmaya başlanmış, evde ise televizyon karşısında geçirilen zaman artmıştır.
Hafta sonları veya boş zamanlarda kırlarda veya piknikte geçirilen zamanlar artık alışveriş merkezlerine sıkışmıştır. Tüm bunlar günlük yaşantımızdaki hareketliliği azaltmıştır. Hareketsiz yaşam ise birçok hastalığa davetiye çıkarmaktadır.
Bunlardan en önemlisi de kalp krizi riskidir. Bu yüzden, her gün en az 30 dakika olmak üzere, düzenli egzersiz yapmaya özen gösterilmelidir. Yürüyüş, bisiklete binme, koşu, yüzme gibi size uygun olabilecek bir spor, doktorunuzun tavsiyesiyle seçilmeli ve aksatmadan devam edilmelidir.
Kalp ile dost yiyecekler tüketilmelidir. Tuz, doymuş yağ, trans yağ, kolesterol içeriği düşük olan yemekler tercih edilmelidir. Antioksidan ve vitamin içeriği bol besinler seçilmelidir. Sebze, meyve ve lifli gıdalar yenmelidir.
Vücutta fazladan bulunan kilolar birçok hastalık için olduğu kadar kalp krizi açısından da risk faktörüdür. Şişmanlık, kalbe ağır bir yük bindirir ve tabiri yerindeyse yorulmasına sebep olur. Diyet ve egzersiz sayesinde verilen her kilo kalp krizi riskini azaltır.
Çağımızda maalesef yapılan her işte stres artmıştır. Günlük yaşantımızda artan stres kalp krizi riskini de artırmaktadır. Riski azaltmak için stresle baş etme yolları araştırılmalı ve gevşemeye çalışılmalıdır.